Diken ucu yani merolcan, sakarca, turşu kavurması, pancar çorbası, denizden taze çıkmış balık, ısırgan otu, bakraçta yoğurt, suyun yüzünde yüzen sebzeler, avuç avuç mısır ekmeği ile öz'lendirilmiş yemekler, yağlı, yerine göre kuymak süsler karadeniz sofralarını...
Ekmek yerine servis edilen mısır ekmeği, akşam bir büyük rakı şişesiyle çıt çıt kırılan fındık sefasının ardından yoğurtla buluşur ve kaşık kaşık afiyetle yenir yatmadan önce...
Balık varsa akşama, çiçek gibi sıralanarak kızartılır... bir yüzü iyice kızardıktan sonra tek tek değil; ele geçen büyük bir tabakla ustaca çevrilir. Masada balık var ise illa ki elle yenir ve o salatanın suyuna düşürülür ekmekler.
Gün doğumu sofralarının vazgeçilmezidir, dağ çilekleri. Kokusu sofrayı, mutluluğu damağı sarar. Öyle önce tuzluyu bitirip sonrasında da tatlıya, reçele geçmez karadeniz insanı. Ekmek diliminin üzerine önce afiyetle reçeli sürer, sonrasında da peyniri üzerine konduruverir.
Günlerden pazar ise pide içleri ya evlerde hazırlanır - ki o görev anneannelerindir - ve evin yakınında hazırlatılmak üzere gönderilir; ya da tüm aile derlenir toplanır pideye gidilir. Pide'de mecbur beklenir, o nedenle, nerede ne gazete var, doluşturulur arabanın arka koltuğuna. Yine kimse çatala bıçağa dokunmaz; ortasındaki yumurtaya bana bana yenir afiyetle, sohbetle pideler.
Pazar günleri pideye gitmeyenler, yaylaya çıkarlar. Giresun'un vardır güzel güzel yaylaları: Kulakkaya, Kümbet... Çocuklar arabaya doluşturulur, iki saat süren yolculuğun ardından ilk durağa gelindiğinde bu sefer pancar çorbası ve mis gibi tereyağ ile hazırlanan yağda yumurta süsler gün doğumu sofrasını. Sıkı sıkı giyinir herkes ve daha da yukarıya yaylaya çıkıldığında, büyükler mangalı hazırlar; çocuklar top koşturur; şişeler devrilir. Keyifler yerindeyse Giresun karşılaması, horon artık ne çalınırsa kulağa ayaklar ona uyar.
Eve geri dönerken dağ çilekleri alınır kase kase. Kıştan kalma kar birikintilerinin olduğu yere ellerinde poşetlerle tırmanır tüm ahali ve aşağıya kayılır. Yolda çağlayan bir kaç pınardan su doldurulur ve evin yolu tutulur.
Acı girmez karadeniz yemeklerine. Hamsi pilava katıldığında karabiber yerine bolca kuş üzümü koyulur; sofralar hep tatlı olsun diye. Tekneler denizde "sos" işareti verdiğinde eline torbayı kapan hemen limana koşar. Tekneden boşaltılırken balıklar, kısmette ne ise o girer sofralara.
Karadeniz sofralarının lezzeti yeşilinde, sohbetinde, ansızın üst komşunun aşağıda salladığı sepetinde, köylü pazarlarında, samimiyetindedir.
Giresun'a özlemle, aşkla, ışıkla,
Burçak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder