24 Temmuz 2014 Perşembe

Parmak Çocuk

Sizlere samimi bir itirafım var.

Dün gece Adile Naşit'in sesinden "Parmak Çocuk" hikayesini dinleyerek uykuya daldım. Tanıdık renkler siyah ve beyaz. Tanıdık ses. Tanıdık hikaye. Gözleri kapanıp kapanıp açılan çocuk ben.

En başındaki kukla biraz içimi ürpertmedi değil. Türkçe, matematik derslerinde aferin alan çocuklara bir "aferin" de Adile Teyzeden geldi.

Bir varmış bir yokmuş diye başladı hikaye,

Bir kenara bıraktım her ne ise çocukluğum olmayan ve daldım muhteşem bir masalın içine. Adile Teyze "parmak çocuk olur mu hiç demeyin; olur mu olur" dediğinde; içime su serpildi. Havadaki işaret parmağıma baktım ve gülümsedim. Parmak çocuk babasının cebinde çarşıya gitmek için izin istediğinde; nefesimi sıkı sıkı tuttum. Sesi borcunu ödemeyen esnafın karşısında gürlediğinde belli belirsiz iki pırıltı yerleşti göz bebeklerime. Parmak çocukla birlikte omuzlarda geri dönerkenki heyecanım az kalsın uykumu kaçırıyordu. Parmak çocuk koşulsuz sevgi ile sarmalandıktan sonra "...ya sevdiniz mi bu masalı? ben de çok sevdim" diyerek bitirdi ve arkasına yaslandı Adile Teyzemiz...

Üzerimi örtmedim, melekler incili yorgan sersinler diye... 

http://www.youtube.com/watch?v=AQY5KvsIU7k

İyi geceler...

Aşkla, ışıkla,

Burçak

23 Temmuz 2014 Çarşamba

Mistik Tanrıça Ritüeli - Gülenay Pema

Gülenay Pema ile Mistik Tanrıça Ritüeli. Yerimiz Yediburunlar Lighthouse. Gerçekten denize uzanan bir sıradağın en tepesinde. Ufka doğru bakıldığında tüm bilgeliği, doğallığı,  haşmetiyle kendini rüzgara kaptırmış, kanatlarını sağa ve sola sonsuzluğa açmış bir kartal ile göz göze gelmeniz olası. Oda oda, ev ev yaşam ve doğallık kokan bir mabed. Sağlı sollu gülümseyen yüzler; kokuları dört bir yanı saran ada çayları, kapıya yaklaşan dağ keçilerinin korkulu rüyası köpeğimiz buğday ve canımız çocuk Rana...

Rana, 7 yaşında yanakları lezzetli bir kız çocuğu. 7 yaşında olmasına rağmen üçüncü sınıfa geçmiş. Hem kendi okulunun hem de Gülenay Hocamızın söylediğine göre Mistik Tanrıça Ritüelinin sınıf birincisi. 13 Temmuz onun doğum günüymüş. Köy yemeğine denk gelmiş. Bazıları hatırlamışlar ancak bazıları da hatırlamamış. Etraftaki kedileri kendine oyun arkadaşı bellemiş, eli kolu çizik içinde, gözler pırıl pırıl. Mekanın kedisi tarçın 9 yaşında. Rana'dan iki yaş büyük :)

Rana, hayat bilgisi dersinde neler öğretildiğini sıradağın tepesindeki eşsiz manzaralı koltuklarımıza kurulup çay keyfi yaparken anlattı. Üstelik bu kadar da değil Rana'nın marifetleri, ingilizce de biliyor. Hayvanlar, sayılar. Sorun, söylesin.

Cennetten bir yansımaydı sanırım bu ışık evi. Bu satırları yazarken kendine mesken olarak bizim odamızın dışındaki sandalyeyi seçen evin diğer kedisi yanıma yaklaştı. Yıllardır kedileri sadece uzaktan seven ben birden kucağımda mırlayan bir kedi buluverdim. Evlerinde kedi olduğu için onları ziyaret edemediğim dostlara selam olsun. İki dakika kedi; ve üzerine gözüme reiki :)) güzel bir hatıra olarak yer aldı sepetimde.

Cırcır böceklerinden orkestra, boşlukta asılı denizden gelen belli belirsiz bir uğultu. Dağın tepesinde bulutlar görürsünüz ya hani; iste o bulutlar bize değip geçti gecenin yaldızları altında.

Bu muhteşem ışık evinde; kendi içimize, en kadın halimize doğru bir farkındalık yolculuğuna çıktık sevgili hocamız Gülenay Pema'nın önderliğinde. Bir arada bir'likle, kadın olmanın bilinciyle, doğayla bütünleşmeye, doğasıyla bir olmaya niyetli 15 kadın. Nefeslerimiz, mantraların içimize işleyen vurguları ile varlığımızın en kendimize ait ve en unutulmuş halini sardık sarmaladık.

An geldi sessizliğe büründük, an geldi kırmızılar içinde onurlandırdık kadınlığımızı...

Ruhum sadece an'da kaldığımız zaman seslendi kalpten... ev'indesin...

http://gulenaypema.com/seminerler/pema-ile-mistik-tanrica-ritueli/

Aşkla, ışıkla,

Burçak

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Kelimelerin Bilgeligi


dostlar, hatırladığım sene 1993 leo buscaglia "sevgi" kitabının satırları ile buluştuğumda karnımın içinde kelebekler uçuşmuştu... çocukluğuma dair de türkülerin bilgece sözlerini anlama çabasındayken kulağıma çalınan aşk, dost... her bir kitapta kendi içime doğru bir adım atarken, Şems'in Kimya Hatun'una dair satırları mutluluk gözyaşları ile kalbime yerleştirdim... İçimdeki dost ses dedi ki senin gibi milyonlarca can var kitapların, kelimelerin bilgeliği ile gözyaşlarına kapılan, ama hüzünle ama aşkla... Bir'likle, birlikte dillendirseniz kelimelerinizi sadece kalpten... Bir dilek tuttum, dost elimi tuttu ve Kelimelerin Bilgeliği doğdu... "kelimelerimiz, kelimeleriniz kalpten olsun dostlar"... sadece ve sadece paylaşmak, yoldaşlık yapmak için buluşmak dileği ile bu renkahenk kelebeğin kanatlarının altında... sevgi, ışık ve aşkla... burcak "sımmsıcacık sarıldım bir de  bilirler kendilerini"

https://www.facebook.com/kelimelerinbilgeligi/ 

:)





1 Temmuz 2014 Salı

eline kalemi kağıdı alıp kendi yolculuğunu anlat hadi...
başı ve sonu sonsuzluk olsun...
içine bir tutam özgürlük ve ilahi aşkı da kat...
şu anda hikayenin her neresinde isen dur ve kendini "koşulsuz sev"... sonra sen sadece dile, kalpten, en saf çocuk yüreğinle ve gülümse... hiçliğe teslim et kendini...
geride bıraktığın çizgiler bırak kendi hallerinde kalsınlar...
sen hep içine, kalbine, kendini biraz daha fazla bilmeye ve sevmeye doğru at adımını...
şifa olsun... ve öyle de oldu...
aşkla, ışıkla...
burcak

Tarihlerin de bir önemi yok aslında zamanın da…  Evvel zaman içinde kalbur saman içinde insanlar öncelikle duvarlara yazarak kendilerini anl...