8 Ocak 2015 Perşembe

Kurtlarla Koşan Kadınlar

"Şarkıya, insanın asıl şarkısına karar verene kadar sorulacak kimi yerli yerinde sorular şunlardır: Ruh-sesime ne oldu? Hayatımın gömülmüş kemikleri nelerdir? İçgüdüsel benlikle ilişkim ne durumdadır? En son ne zaman özgürce koşmuştum? Hayatı nasıl canlı kılarım? La Loba nereye gitti?

Yaşlı kadın kemikler üzerinde şarkı söyler ve o şarkı söyledikçe, kemikler ete bürünür. Biz de bulunduğumuz kemiklerin üzerine ruh döktükçe "oluşuruz". Özlemlerimizi ve hayal kırıklıklarımızı gençken olmaya alıştığımız şeylerin kemikleri üstüne ve gelecekte hissettiğimiz diriliş üstüne döktükçe, dört ayak üstünde sağlamca dururuz. Ruh döktükçe yeniden canlanırız. Zayıf bir çözelti, eriyen narin bir şey olmaktan çıkarız. Hayır, dönüşümün "oluş" evresindeyizdir artık..."

Kurtlarla Koşan Kadınlar... başucu kitabı... der ki... 


"ruhumuzu döktükçe oluşuruz"

Sevgiyle,
Burçak

6 Ocak 2015 Salı

Muhteşem ve tanıdık bir hikayesi vardır Avustralya'nın yerli halkı Aborjinlerin...

Ruhları, yaşadıklarının gerisinde kaldığı zaman, durup beklediklerini anlatır hikaye...

Beklerler ki ruhları yetişsin...

Beklerler ki içlerine sine sine, doya doya alsınlar yaşamı özlerine...

Belki de yaşamımızla ilgili karar aldığımız; kararsız kaldığımız; karmaşıklaştığımız an'ların devasıdır bu öğreti...

Belki de yüzünüze değen ilk kar tanesi ile birlikte telaşla sıraladığınız dilekleri sımmsıkı aklınızda tutabilesiniz diye beklemenizi fısıldıyordur ruhunuz...

Belki de ruhun kendince ve hiç de tesadüf olmayan, bambaşka bir sebebi vardır yetişmeyişinin yaşama...

kim bilir...

aşkla, ışıkla...
burçak













Tarihlerin de bir önemi yok aslında zamanın da…  Evvel zaman içinde kalbur saman içinde insanlar öncelikle duvarlara yazarak kendilerini anl...