Buram buram çilek kokar ankara :)
Bir köşe başında ellerini bularsın hamura dostların mekanında...
Bir diğerinde adına "gardrop" dediği; kendine özgü kahkahasıyla misafir edildiğin yerde alışverişin en keyiflisini yaparsın...
Eline telefonu aldığında; tanıdık dostların 20'li; 30'lu gruplarla pazar kahvaltısındaki mutluluğuna şahit olursun...
Ya da kendin zaten bir parçasısındır kucağındaki kıpır kıpır mutlulukla...
Biraz pusulayı çevirdiğinde... en mis kokulu ve adına baldan badinim dediğin; sevmelere kıyamadığın "rüzgarın" ve senin içinde asla büyütemediğin can yarın karşılar...
Şımartmak istersen kendini illa ki tanıdık biryer bulursun kendini içine bırakacağın; çileğin yanında servisine aldığın mozaik pasta ile keyiflere doyamayacağın...
Gri gökyüzünün arasında güneş yüzüne vurduğunda dahi ellerini ancak aşk'ın o da yoksa anılarının; dostlarının ısıtacağı yerdir Ankara...
Melankolinin en gözde şehridir...
Anılarını oraya buraya; sokak aralarına sıkıştırdığın ve ansızın karşına çıktığında içinin sızladığı şehirdir...
Çirkin mi çirkin bir o kadar da çilek kokulu sığınağımızdır bizim...
Sofraların keyifle kurulup; neye güldüğümüzü bilmeden akan zamandır dostlarla...
Burnun sızladığında dert ortağının ateşböceğine dönüşüp ışığını en kalbine yerleştirmesidir...
Parmaklarının arasına alıp; damağında hafif ekşi bir tat bırakmasın diye çileğini batırdığın pudra şekeridir ankara dostlukları...
Köşedeki çiçekçiden aldığın bir tutam sümbüle bakışından; yıllardır seni tanıyan çiçekçinin ruhuna hediye ettiği tek bir beyaz gül'dür; yanında nazar boncuğu da ikramiyesi...
Hem en çok söylendiğin; hem de sımsıkı sarıldıkların köşe başında olduğu için vazgeçemediğin yaşam alanındır kendine özgü...
aşkla, ışıkla
burçak
Bir köşe başında ellerini bularsın hamura dostların mekanında...
Bir diğerinde adına "gardrop" dediği; kendine özgü kahkahasıyla misafir edildiğin yerde alışverişin en keyiflisini yaparsın...
Eline telefonu aldığında; tanıdık dostların 20'li; 30'lu gruplarla pazar kahvaltısındaki mutluluğuna şahit olursun...
Ya da kendin zaten bir parçasısındır kucağındaki kıpır kıpır mutlulukla...
Biraz pusulayı çevirdiğinde... en mis kokulu ve adına baldan badinim dediğin; sevmelere kıyamadığın "rüzgarın" ve senin içinde asla büyütemediğin can yarın karşılar...
Şımartmak istersen kendini illa ki tanıdık biryer bulursun kendini içine bırakacağın; çileğin yanında servisine aldığın mozaik pasta ile keyiflere doyamayacağın...
Gri gökyüzünün arasında güneş yüzüne vurduğunda dahi ellerini ancak aşk'ın o da yoksa anılarının; dostlarının ısıtacağı yerdir Ankara...
Melankolinin en gözde şehridir...
Anılarını oraya buraya; sokak aralarına sıkıştırdığın ve ansızın karşına çıktığında içinin sızladığı şehirdir...
Çirkin mi çirkin bir o kadar da çilek kokulu sığınağımızdır bizim...
Sofraların keyifle kurulup; neye güldüğümüzü bilmeden akan zamandır dostlarla...
Burnun sızladığında dert ortağının ateşböceğine dönüşüp ışığını en kalbine yerleştirmesidir...
Parmaklarının arasına alıp; damağında hafif ekşi bir tat bırakmasın diye çileğini batırdığın pudra şekeridir ankara dostlukları...
Köşedeki çiçekçiden aldığın bir tutam sümbüle bakışından; yıllardır seni tanıyan çiçekçinin ruhuna hediye ettiği tek bir beyaz gül'dür; yanında nazar boncuğu da ikramiyesi...
Hem en çok söylendiğin; hem de sımsıkı sarıldıkların köşe başında olduğu için vazgeçemediğin yaşam alanındır kendine özgü...
aşkla, ışıkla
burçak