28 Mart 2014 Cuma

özgürlük...

Dışı oldukça bakımlı ancak içi buz gibi, tavanları akan bir sanat merkezi. Şehrin nadide bölgelerinden birinde yerini almış, sonra da unutulmuş. İçeriye telaşla yürüdüğümde ilk gözüme çarpan yerdeki kovaların yanı sıra tazeliğini yitirmiş çayın kokusu oldu. Sonra orada olma amacımı hatırladım ve bir nefes alarak adımlarımı sıklaştırdım, sahnenin olduğu salona doğru ilerledim. İçeride tanıdık tek bir yüz bile yoktu. Çok zaman geçmeden konuşmacı, bulunduğumuz mekana yakışır derme çatma açıklamaları ile bize seslendi. Karşısındaki yarı heyecanlı, yarı öfkeli, yarı umutlu kalabalık ara ara alkışlarla ara ara da soruları ile bozdu düzeni. Bense pür dikkat kesildim kendi payıma düşenin ne olduğunu anlayabilmek telaşı ile. Aklıma gelen bir kaç soruyu heyecanla öndeki görevlinin omzuna dokunup, onun bana bakmasını sağladıktan sonra fısıldayarak sordum. Nedense pek yakın hissettim kendimi, daha sonra adının Gül olduğunu öğrendiğim bu parti temsilcisine. Kırmızı yeleğinin arkasına uzanmış saçlarından sadece "gönüllüsü" kelimesi okunabiliyordu. Çok emek harcadığı her halinden belli idi. Seçim günü görevlilerine yemek ile ilgili detaylar aktarılırken de, bu nedenle sesi yüksek çıkmıştı diye düşündüm. Yanımdaki 60lı yaşlardaki kadın sürekli olarak söylenen herşeyi tekrar etme telaşındaydı. Tam o sırada yerimde sarsılarak hapşırdım. Beklenilen yanıtların yanı sıra bir ses, bir kelime çalındı kulağıma. O ses gönüllü hanım'dandı. Bana "özgür yaşa" diye seslendi. Önce duraksadım. Sonra kendimce üstünkörü bir gülümseme ile "hep beraber" yanıtını verdim. O ana kadar ne kadar özgür; ne kadar tutsak olduğumu hiç düşünmemiştim. Benim kavgam yalnızlıktı. Şimdi bu özgürlük de nereden çıkmıştı. Tutsak mı etseydim ki hapşırığımı? O zaman da gözüm kapanınca bu sefer de içimdeki ses mi seslenirdi bana "özgür yaşa" diye?

özgürlüğe... aşkla... ışıkla....
burçak

hocam Mario Levi'ye de teşekkürlerimle :)) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tarihlerin de bir önemi yok aslında zamanın da…  Evvel zaman içinde kalbur saman içinde insanlar öncelikle duvarlara yazarak kendilerini anl...